skip to Main Content

Hipoglisemiler-İnsülin direnci

 

İnsülin, pankreastan salgılanarak başta kan şekeri kullanımını düzenleyen; karbonhidrat, protein ve yağ metabolizmalarında rol oynayan bir hormondur.

 

İnsülin direnci, kandaki yüksek insülin değerlerine rağmen(hiperinsülinemi), insülinin etkisini az göstermesi ve bu nedenle sürekli  kan şekeri yüksekliği (hiperglisemi) gelişmesi olayıdır.

 

Kişide yeterli insülin salgısı mevcut olduğu halde insülin görevini yapamamakta ve hücre içine girememektedir. Bu şahıslarda, günün belli zamanlarında kan şekeri seviyeleri diabetik değerler gösterebileceği gibi zaman zaman normal hatta normal altı seviyelerde seyredebilir.

 

Bu farklı iki değer arasında seyreden kan şekeri değerleri kişide çoğu zaman mizaç değişiklikleri,huzursuzluk,tahammülsüzlük,dikkat dağınıklığı ve kontrolsüz öfkeye neden olabilmektedir.Kişilerin iş verimlerinde azalma sosyal ilişkilerinde sorunlar açığa çıkabilmektedir.

 

İnsülin direnci etiyolojik olarak aşağıdaki üç ana nedene bağlı olabilir:

  • Genetik bozukluklar
  • İmmunolojik bozukluklar
  • Endokrinolojik ve metabolik bozukluklar

 

Bu yazıda, insülin direncinin’’endokrinolojik ve metabolik bozukluklar’’ sınıfına giren obezite,bozulmuş glukoz toleransı ve Tip 2 Diabetteki şekliyle olan ilişkisine değinilecektir.

 

Diabetik hastaların büyük bir çoğunluğunda insülin direnci görülür.Bunun nedeni Tip1 Diabette insülin eksikliği, Tip 2 Diabette ise şişmanlıktır.

 

Şişmanlık zamanla insülin direncine yol açmakta, sonrasında gelişen insülin direnci insülin salgılayan hücrelerde yetersizlik veya yorgunluğa neden olmakta ve sonuçta Tip 2 Diabet gelişmektedir.

Öyle ki yanlış beslenen ve aşırı yağlanması olan küçük yaşlardaki çocuklarda bile Tip 2 Diabet görülmeye başlamıştır.Oysa ki kötü beslenme alışkanlıklarının ve hareketsizliğin yaygınlaşmadığı eski yıllarda Tip 2 Diabetin başlangıç yaşı 40 olarak kabul edilirdi.

 

İnsülin, salgılandıktan sonra etkisini hücre düzeyinde gösterebilmesi için kendisine özgü olan ve hücre yüzeyinde bulunan ‘’ reseptör’’ denen yapılara yapışması gerekir.

 

Yapılan çalışmalar göstermiştir ki android tip şişmanlarda ; yani karın bölgesinde yağ biriken kişilerde insülin direnci gelişmektedir.Karında ve iç organlarda yağ depoalndığında bu reseptörlerin hassasiyetinde azalma ve reseptör cevabında azalma vardır..

 

Kişinin gün içinde değişkenlik gösteren ruh hali, çabuk sinirlenme, uyku hali ,iştah değişiklikleri, susama, idrar sıklığında değişiklik gibi şikayetleri varsa bir iç hastalıkları uzmanına başvurması , yılda bir kez açlık kan şekeri ve insülin düzeylerine baktırması durumun erken evrede kontrol altına alınabilmesi açısından çok önemlidir.

 

İnsülin direncinin saptanmasında kullanılan pek çok laboratuar yöntemi olmakla birlikte birçok otorite   açlık kan şekeri ve insülin düzeyi değerlerini kullanmaktadır.Bu kritere göre ,açlık kan şekerinin 110 mg /dl nin üzerinde olması ve/veya açlık insülin değerinin 13 mikrounite/ml olması insülin direncine işaret eder.

 

Özellikle bel çevresinde yağlanması artmış bireyler ve açlık kan şekeri 110-126 mg/dl arasında olan bireyler özellikle dikkatli olmalıdırlar.

 

Teşhis konulduktan sonra doktor tarafından hücrelerdeki insülin duyarlılığını artıran,direnci azaltan ilaç tedavileri uygulanabilmektedir.Ancak bu tedaviler uygun diyet tedavisiyle birlikte yanıt verirler.

 

Kişiler tıbbi diyet tedavisine,kilo vermeye ve egzersize iyi cevap verirler.

Diyet yoluyla iyileşme öncelikle, gün içinde dalgalı seyreden kan şekerini stabil hale getirerek sağlanmaktadır.Kana şeker karışma hızı diyetle dengelenerek insülinin daha normal miktar ve düzende salgılanması sağlanmaya çalışılmakta ve böylece kanda hem şeker hem de insülin seviyeleri normale çekilmektedir.

 

Yine diyet ve egzersiz yoluyla sağlanan diğer etki ise kişinin normal kilosuna gelmesidir.Böylelikle insülin direncien yol açan yağlanma giderilmekte ve vücut şekeri daha etkin kullanmaya başlamaktadır.

 

İNSÜLİN DİRENCİNİN İYİLEŞTİRİLMESİNDE BESLENME TEDBİRLERİ:

 

İnsülin direnci olan kişilerin yüksek posalı ve yavaş emilen karbonhidrat içeren gıdalar tüketmeleri önemlidir.

 

Posalı yiyecekler kan şekerinin hızlı yükselmesini önlemekte ve böylelikle kontrol sağlanmaktadır.

 

Kurubaklagiller, meyve ve sebzeler, kepekli tahıl ürünlerinde bulunan bu posa sayesinde kana geçiş yavaşlar.

 

Böylelikle hücreler insüline daha duyarlı hale gelir , yazımın başında belirttiğim hiperinsülinemi durumu ortadan kalkar ve de şeker hücre içine girebilir.

 

Bu etki, hipergliseminin sürekli hale gelmesinden önceki evrede görülen ani şeker düşmesi(hipoglisemi) ataklarının önlenmesi için de son derece büyük önem taşımaktadır.

 

Yüksek posa içeriğinin önemini vurguladıktan sonra insülin direncinde dikkat edilmesi gereken diğer hususları ise şu şeklide sıralamak mümkündür:

 

  • Şeker ve şeker ihtiva eden gıdadan uzak durulmalıdır
  • Katı yağlar tüketilmemelidir
  • Meyve suları, gazlı içecekler ve alkolden uzak durulmalıdır
  • Hamurişlerinden ve kızartmalardan kaçınılmalıdır
  • Fazla tuz ve tuzlu gıda tüketiminden kaçınılmalıdır
  • İçeriği bilinmeyen hazır gıdalara çok dikkat edilmelidir
  • Yapay tatlandırıcılar kullanılabilir.
  • Düzenli öğünler tüketilmelidir, tek seferde aşırı yemekten kaçınılmalıdır.
  • Yeterli sıvı alımına özen gösterilmelidir.
  • Günde yarım saat yürüyüş yapılmasına çalışılmalıdır.

 

*İnsülin direnci ,’’insülin direnci sendromu’’olarak bilinen ve temel patolojisini insülin direncinden alan ‘’ metabolik sendrom’’ ile karıştırılmamalıdır

Back To Top